Hayatı tribünden izlemek ile sahada olmak arsındaki kocaman uçurumu görün. bu gün paylaştığınız o fotoğrafta ki sizin aynada ki yüzünüz mü yoksa filtreli pürüzsüz bir surat mı ? Kendinizi sevmek ve ilgilenmek yerine maskeli pozlar üzerinden sahte ve geçici mutluluklar yaşıyorsunuz. Elinizde kullandığınız son model telefonun taksitini ödemeye çalışırken mahrum kaldığınız şeyleri düşünün. Para kazanmak için harcadığınız zaman en önemlisi. Hayatlarımızın reklamını yaparken neler kaybettiğimizi görmüyoruz. Başta dediğim gibi sahada oynayan bir futbolcu ile onu izleyen seyirci aslında konum olarak aynı yerde, arada küçük bir sınır var fakat ikisinin duygularını bir olduğu söyleyemeyiz.
Gelelim sahaya inme olayına...
Bu aslında zor değil öncelikle klasik olarak kendimizden başlıyoruz, kendinize iyi gelmelisiniz ki çevrenizde de bunu başarabilin. Fotokopi makinasından çıkmış gibi olan günlerinizden kurtulun, her günü tek günmüş gibi yaşayın en önemlisi duygularınızı asla reddetmeyin, bastırmayın, saklamak için uğraşmayın. Sizi siz yapan şeyler duygu ve düşüncelerinizin oluşumudur, onların meyveleri ile yarattığınız karakterinizdir. Kendinizi tanıyın, deneyimler biriktirin, sevdiğiniz işi yapmak/yapabilmek adına emek verin. Göreceksiniz kendinizi tanıdığınızda ve sevdiğinizde aslında kendinizi iyileştirmiş ve sahaya inmiş olacaksınız.
